4.11.23

Köksal Çiftçi: Karikatür jürileri üzerine

KARİKATÜR JÜRİLERİ ÜZERİNE
Sabah uyanıp bilgisayarı açtığımda 7. Eflatun Nuri Karikatür Yarışması şartnamesiyle karşılaştım. Kullandıkları görselde jüri üyeleri tanıtılıyor. İlk iki sıraya karikatürcü ve meslekten mizahçı olmamalarına karşın bir gazeteci, bir belediye çalışanı konmuş. Kendi kendime her zaman sorduğum şu soruyu sordum: 1- Jüride neden gazeteci ve belediye çalışanı var, 2- neden ilk sıradalar? 
Yaklaşık 10 yıl önce de bir belediye karikatür yarışması düzenlemişti. Anımsadığım kadarıyla orada da jüri üyesi sayısı sekizdi. İlk dörtte de mimar, mühendis, kültür müdürü unvanlı belediye çalışanı vardı. Bu yarışmaya katkı veren bir arkadaşıma, “Karikatür jürisinde karikatürcü olmayan kişilerin olması ve üst sıraya konması seni rahatsız etmiyor mu?” diye sorduğum soruyu, “Ne yani, karikatürcü olmayan karikatürden anlayamaz mı?” diye yanıtlamıştı. Ben de ona “Peki biz bir mimarlık yarışması düzenlesek, ilk dört sıraya karikatürcü koysak, bu doğru olur mu, mimarlar bu dayatmayı kabul eder mi?” diye üsteleyince, “Bu başka, o başka!” tavrıyla konuyu kapatmıştı. 
Ben yetkinleştiğimde gördüm ki karikatür yarışmaları ömrünü doldurmuş. Bu nedenle hemen hiçbir yarışmaya katılmadım, katılmıyorum. Ama bu işe yüreğini koyan insanlar var, onlara da kötü söz söylemiyorum. Bilemiyorum, belki onlar haklıdır. Ne var ki bu tür hoş olmayan uygulamalara karşı çıkmıyor olmaları da beni rahatsız ediyor. 
Karikatür yarışmalarının saygın olduğu zamanlarda anımsadığım kadarıyla herkes haddini, yerini bilirdi, bu tür hoşnutsuzluklar yaşanmazdı. Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Nehar Tüblek gibi ustaların katıldığı uluslararası yarışmaların jürileri nasıldı bilemiyorum ama bizim Akşehir Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması’nda sanki böyle sıkıntılar yaşanmamıştı. Belediye finanse ve organize ederdi, Karikatürcüler Derneği de jüri oluşturur, sergi düzenlerdi. Kimse kimsenin işine karışmaz, herkes kendi alanında kalır, işini en iyi yapmaya çalışırdı. 
Biliyorum, bu tür etkinliklerle ustaların adını yaşatmak gayreti içindesiniz, bu saygın bir davranış, alkışı hak ediyor. Ama bunu yaparken dikkatinizin dağılmamasına özen göstermelisiniz. 
Önerim, 1950-1980 arası ilkelerine, yani fabrika ayarlarına geri dönmenizdir... 

Hiç yorum yok: