Karikatür yarışmalarını, karikatür sanatının sınırlarını genişletmesine yardımcı olması açısından yararlı görüyorum. Böylece yeryüzünün bir ülkesindeki bir çizer, öbür ülkelerdeki çizerlerin mizahta ve çizgide yaptığı aşamaları bu yarışmalar nedeniyle kolaylıkla izleyebilir. Aksi halde o çizerin bütün dünya dergilerini zaman ve para harcayarak izlemesi gerekirdi. Yarışmalar yeryüzündeki çizerleri bu harcamalardan kurtararak önemli bir işlevi yerine getirir. Yarışmalardan yana olarak söyleyeceklerim bunlar. Yarışmalara karşı olarak da şunlar söylenebilir:
Bir yarışmanın jürisi belirli sayıda seçiciden oluşur. O yarışmaya seçilen ilk jüriden başka, sözgelimi beş değişik jüri daha seçilebilineceğine göre beş değişik sonuç daha elde etmek de olasıdır. Demek jürilerin kazanan ve kazanmayan yarışmacılarla ilgili yargıları kesin değildir. Sanatla ilgili çok söylenen bir söz de sanat yapıtının zamana dayanabilmesidir. Bunun anlamı, topluma sunulan bir sanat yapıtının daha sonra dünyaya gelecek gerçek jüri olan, üç, beş, on kuşağın sanattan anlayan bölümünce sürekli beğenilmesi, el üstünde tutulmasıdır. Onun için gerçek jüri sadece o sanat yapıtının gün ışığına çıktığı günlerdeki halk değil, zaman içindeki halk'tır. Ve halk kavramı gelecek kuşakları da içerir. Bir karikatür yarışmasının jürisindeki bütün seçicilerin ilk göze alması gereken ilke, yarışmaya katılan yapıtların mizah ve çizgi açısından estetik güzelliği kadar karikatür sanatının sınırlarını genişletici özelliğe sahip olması, yani mizahta ve çizgide "yenilik"e sahip olmasıdır. Oysa çoğu yarışmada jüri üyeleri bazen mizahı, bazen çizgiyi, bazen de karikatürün mesajını önemseyerek oy kullanmaktadırlar.
Yurt içinde ve yurt dışında birçok yarışmada jüri üyesi olarak bulunduktan sonra öyle düşünüyorum ki bir yarışma, seçilen yapıtların niteliğinden çok o yarışmanın jürisinin niteliğini belirler.
Kaynak: (Yılın Karikatürcüsü) Ali Ulvi / Karikatürler / Karikatür Vakfı Yayınları / Mayıs 1996 / Ankara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder